Dahilde İşleme Rejimi

Küçük yaşlardan beri özel sektörde çalışmak isteyen biriydim. Bir şekilde yolum devlet dairelerinde düştüğünde karşılaştığım; o hantallık, asık suratlar yavaş işleyen süreçler eskilerin deyimiyle bitmek tükenmek bilmeyen kağıt kürek işleri beni kamu sektöründen soğutmuştu. Küçük yaşlarda yaşadığım bu tecrübeler bu gün benimde bir özel sektör neferi (!) olarak iş hayatıma devam etmemi sağlamıştır demeliyim. Yine de yolum arada devlet kurumlarına düştüğünde bir çok şeyin çokta değişmediğini ve ne isabetli bir karar aldığımı yeniden gözlemleyebiliyorum.

Peki bu anekdotun konuyla ne alakası olduğuna gelirsek geçtiğimiz günlerde resmi gazetede yayınlanan bir genelgeyle Dahilde İşleme Rejimi işlemlerinin Ekonomi Bakanlığı tarafından uygulanmaya başlanmasıyla alakalı bir tebliğ yayınlandı. Genelgeden önce bu işlemler ihracatçı birlikleri tarafında yapılmaktaydı. Haliyle bu durum başta ihracatçı birlikleri olmak üzere bir çok ihracat yapan firmanın tepkisini çekti. En başta gelen çekince rejimle alakalı işlemlerinin eskiye nazaran daha yavaş bir şekilde yapılması ve bürokrasinin şirketleri zorlayacak olmasıydı.

Dahilde İşleme Rejimi Neydi?

Kolaylıktı, İhracatı Teşvikti, Vergi Muafiyetiydi…

Kısaca anlatmak gerekirse ihracatı planlanan ürün için gerekli olan ham madde, yarı mamul, ambalaj gibi ara girdilerin ithalat yoluyla ülkeye sokulmasına rağmen ithalat ile ilgili başta vergiler olmak üzere bir çok gümrüksel muafiyetlerle ithalatının yapılması anlamına gelir. Buradaki temel prensip ithalat yapılarak ülkeye giren ürünlerinde daha sonra ihracatı yapılan bir ürünün meydana getirilmesi için kullanılması prensibidir. Dahilde işlemeden faydalanabilmek için gerekli olan belge Ekonomi Bakanlığı tarafından verilmekte fakat sürecin tamamlanması ve belgenin kapatılmasıyla alakalı işlemler ihracatçı birlikleri tarafından yapılmaktaydı. Buradaki en büyük çekince devlet kurumları tarafından sürecin şu anda olduğundan daha bol protokol ve haliyle de daha yavaş ilerleyecek olması.

Ne oldu da bu uygulamada değişikliğe gidiliyor merak etmemek elde değil.
Tam bu noktada sorgulanması gereken iki soru aklıma geliyor. Kamu kuruluşları mı her alanda yavaş çalışıyor yoksa yetkilendirilen birlikler mi süreci olması gerekenden daha az kontrollü ve bazı şeyleri sıkı takip etmeden mi tamamlıyor?

Var olan sistemde Dahilde işleme rejimi 2 farklı şekilde uygulanmakta;

Bunlardan ilki; Şartlı Muafiyet Sistemi yani; üretim için ithalatı yapılan ürünün vergisine denk gelen bir tutarın teminat olarak yatırılması ve ihracatın gerçekleşmesiyle beraber teminatın geri alınmasıdır.
Bir diğeri ise Geri Ödeme Sisteminin kullanılmasıdır. Bu yöntemde ithalat vergileri ödenir fakat ihracat gerçekleştiğinde ödenmiş vergiler geri alınır. Bu yöntemde dikkat edilmesi gereken nokta ithalat esnasında beyannamenin üzerinde geri ödeme sistemine göre ithal edildiği bilgisinin düşülmesi ve ithalatın gerçekleştiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde dahilde işleme izin belgesi için ilgili bakanlığa başvuru yapılması gerektiğidir.

İşte süreçlerin bu denli meşakkatli işlediği bir yapıda takibinin devlet eliyle yapılacak olması haliyle ihracatçıları ve diğer paydaşları düşündürmektedir. En azından düzenleme yapılmadan önce ilgili birliklerin fikirleri alınabilir ihracatçıların çekinceleri dinlenebilirdi. 2023 ‘de ki ihracat hedefimize ulaşabilmek için daha da kolaylaşması gereken süreçler bunun tersine olursa hedeflere ulaşmak sandığımızdan daha zor olacaktır.

Bu aralar sıkça tartışılan bir diğer konuda Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirlerinin kısıtlanan yetkileri!
Geçtiğimiz günlerde patlak veren kanserli ayakkabı olayından sonra yapılan bu değişiklik tabiri caizse Gavura Kızıp Oruç Bozmaya benziyor. Yapılan bir yanlış yüzünden herkesin faydalandığı bir sistemi değiştirmek ne kadar mantıklı siz düşünün.

İlerleyen günlerde bu iki konuyla alakalı yeni bir düzenleme yapılacak mı? ya da değişiklikler aynen uygulamaya girecek mi göreceğiz.

 

Lütfen Görüşünüzü Bizimle Paylaşın