Tehditleri Fırsata Çevirmek

Son yıllarda, kaynayan bir coğrafyada yaşıyoruz. Bölge ülkeleriyle sıfır sorun politikası uygulamaya çalışsakta, bölge ülkelerinde işler bazı nedenlerle (!) yolunda gitmiyor. Bu durumda haliyle belirsizlikleri ve tehditleri beraberinde getiriyor. Önceki bir yazımda da değindiğim gibi aynı eksende devam eden ilişkiler birden tersine dönebilirken, çoğu zaman devletlerin çıkarları birbiriyle ters düşüyor.

Dış politikada yaşanan bu gelişmeleri önceden öngörebilmek tam anlamıyla mümkün değilken, değişen koşullara uyum sağlayabilmek ve menfaatlerimiz konusunda da acil reaksiyon göstermek de bir o kadar elzem. Suriye’de yaşanan insanlık dışı olaylara kayıtsız kalmamak ne kadar gerekliyse, burada yaşanan sorunlardan ötürü değişen dengelerimizi, alışkanlıklarımızı yeniden kurabilmek için önlemler almak da bir o kadar zaruri bir durumdur.

Değişen Dengeler

Bunca değişkenin olduğu bir yapıda gerçekleşen bu ve benzeri durumlar ülke olarak bizi etkilediği gibi küresel anlamda da diğer devletlere az ya da çok bir şekilde ucu dokunabiliyor. Son aylarda Mısırda ordunun yönetimi devralması ve ülke içinde yaşanan olayların bu ülkeyi güvensiz bir yer haline getirmesi bunun en somut örneklerinden biri.

Sözü biraz uzatmış gibi gözüksemde asıl gelmek istediğim nokta Port Said Limanı. Mısır coğrafi konumundan ötürü bulunduğu noktada bu limanla önemli bir aktarma merkezi konumunda yer almakta. Uzak doğudan gelen büyük gemilerin (özellikle konteyner gemileri) yüklerini boşaltıp, yüklerin gidecekleri nihai destinasyonlara (Türkiye ve Özellikle Avrupa) göre ayrılıp daha küçük gemilere (feeder gemi) yüklendiği hatta Parsiyel Konteyner elleçlemesinin bile gerçekleştirildiği önemli bir aktarma noktası konumunda olan limanda bu günlerde işlerin çokta yolunda gittiği söylenemez. Ülke içinde yaşanan karışıklık liman da verilen hizmetin kalitesini etkilerken transit ve aktarma süreleri üzerinde de olumsuz bir durum söz konusu. Dönem dönem gerçekleşen grevlerle yaşanılan aksaklıklara alışık olsakta şu an ülkenin içinde bulunduğu durum bu sorunu birkaç basamak ileriye taşıyor. Tüm bu durumun ışığında bana dert olan şey yüklerimizin geç ulaşması değil, tabi ki…

İskenderun Limanı Yeni Port Said Olsun

İskenderun Limanı- Konteyner Geçici Depolama Alanı

İskenderun Limanı- Konteyner Geçici Depolama Alanı

İşte çıkardım ağzımdaki baklayı. Yıllardır coğrafya derslerinde tutturduğumuz; 3 tarafı denizlerle çevrili 3 kıtaya köprü ülke Türkiye türküsünün artık hayata geçirilmesi gerekiyor. Her ne kadar seviyor olsakta gerilerden gelmeyi bu sefer herkes durumdan vazife çıkarmalı kendine. Geçtiğimiz Haziran ayında bir proje için 2 haftalık bir süre İskenderun Limanında bulunma fırsatım oldu. Bu süre içerisinde de limanı iyice gezdim. Özellikle Limak Grubuna devredildikten sonra müthiş bir büyüme söz konusu. Biz ordayken bile kurulan küçük bir beton tesisiyle denize doğru liman büyütülmeye devam ediyordu. Zaten var olan kapasitesi canlandırılmaya çalışıyordu limanın. Komşu arsaların alınmasıyla alan olarak Türkiye’nin en büyük 3 limanından biri olması kuvvetle muhtemel limanda proje taşımaları için gerekli olan ekipmanlar da yerini almış. Aynı zamanda konteynerlerin geçici depolanması için özel alanlar ve konteyner istifleyen vinçlerde hali hazırda mevcut. Mısırda millet neyin peşinde sen neyin peşindesin diyenler olabilir. Hak veririm. Ama bu treni de kaçırırsak bir sonraki için çok geç olabilir.

Sahil Vinçleri

Limana Yeni Alınan Sahil Vinçleri

Başta devletin desteği, alt ve üst yapı yatırımlarıyla beraber armatörlere, acentalara ve brokerlara buradaki kapasitenin tanıtılmasıyla Port Said trafiğinin zamanla İskenderun Limanına kaymaması için hiçbir sebep yok Özellikle yıllardır bu limanı kullanmaya alışan şirketlere). Yapılabilecekler ve reaksiyonlar tabi ki daha geniş ve sorumluları tarafından ayrıca incelenelecektir ama bu gün olmasa bile önümüzdeki yıllarda Port Said kapasiteyi taşıyamamaya başladığı zaman bu büyük hacim mutlaka bir yere kaymak durumunda olacak. İnşallah o zaman iş işten geçmiş olmaz.

Böyle hararetle başladığım bir yazıyı; ‘Buradan devlet büyüklerine sesleniyorum’ diyerek sonlandıramasam da aklımdan geçenleri paylaşmam gerekli diye düşünüyorum. Umarım geç olmadan türkümüzü tüm Dünya söyler.

 

Lütfen Görüşünüzü Bizimle Paylaşın