Özelleştiremediklerimizden Misiniz?

Son yıllarda devlet politikalarında büyük oranda bir değişim söz konusu. Şüphesiz bunun en büyük sebebi 3 dönemdir iktidarın tek bir partide olması. Ve bu durum geride bıraktığımız yıllarda  Türk dış politikasını daha geniş eksenli ve daha kapsayıcı bir hale getirirken, ülke içinde yapılan bazı değişimler de şüphesiz ülkemizin kaderinde önemli bir rol oynuyor.

Bu değişimlerin en başında gelenlerden biri de yapılan ve hala yapılmaya devam eden ‘özelleştirmeler’. Şöyle bir bakıyorumda özelleştirme adına neleri elden çıkarmadık ki; Türk Telekom’dan Tüpraş’a, Petkim’den Mersin Limanı’na kadar bir çok kurum; devletin işi işletme yönetmek değil diyerek farklı firmalara ve yabancı devletlere verildi. Yapılan bu özelleştirmelerin doğruluğu, getirisi elbette sorgulanabilir ama benim konum; nedense özelleştiremediğimiz ya da en azından serbestleştiremediğimiz demir yolları.

Liberal ekonomilerde devletin halka hizmet veren her kurumu yönetmesi ve idare etmesi zor olduğundan bazı varlıkları çeşitli yollarla el değiştirebilir. Özellikle bu varlıklar devlet tarafından hak ettiği ilgiyi göremiyorlarsa bu durum kaçınılmazdır. Ülkemizde bu durumun Lojistik sektörü adına en çok yaşandığı alanlardan biri de şüphesiz Devlet Demiryollarıdır.

Demiryollarının Özelleştirilmesi

Aslında söylemiş olduğum bu durumun gerçekleşmesi öyle hemen olabilecek bir şey değil fakat bir yerden başlamak gerekli. En azından ilk etapta ‘demiryollarının serbestleştirilmesi’ni bir an önce başlatmak durumundayız ki bu alanda diğer ülkelerden gittikçe geri kalmayalım. Her konuda örnek almaya çalıştığımız ve içerisine dahil olmak için çeşitli sınavlardan geçtiğimiz Avrupa Birliği’ne üye olan bütün ülkeler de demiryolu serbestleştirilmiştir. Hatta geçtiğimiz günlerde İtalya’da ki demiryolları tümüyle özelleştirilerek devredilmiştir. Sadece AB değil yanı başımızdaki Ermenistan, Gürcistan ve hatta Rusya bile bu alanda çalışmalar yapmaktadır.

Konuyla alakalı hiç bir çalışmanın yapılmadığını söylemek yanlış olur. Aslında 2005 yılında TCDD özel sektörün demiryollarında faaliyet göstermesi için bir yönetmelik çıkarmıştı fakat Danıştay bunun bir özelleştirme olduğunu ileri sürerek bu süreci başlamadan bitirmişti. Hali hazırda 2012 yılı içerisinde yine aynı bir çalışmanın yapılması ve özel sektörün demiryollarında tren işletmesinin önünün açılması yeni hedefler arasında. Herkesin malumu 2023 hedeflerimiz arasında Demiryolu içinde bazı planlamalar mevcut. Mevcut demiryolu ağımızı 25.536 km ye çıkarmak bu bağlamda öngörülen yatırımlardan biri.

Yine de ne olursa olsun ben bütün bunların ötesinde TCDD’nin özelleştirilmesi taraftarıyım. Az önce bahsettiğim gibi geçmişte serbestleştirme yapan devletler artık işi daha da öteye taşıyarak özelleştirme peşindeler. Bizde geriden gelen bir ülke olarak bu farkı hızlıca kapatmak adına ilgili çalışmaları yakın zamanda başlatmalıyız. Gerçekleştirmek için önce birilerinin yapmasını beklersek demiryolunda da gerilerden gelmeye devam ederiz demektir.

Gerek çevreci olması gerekse taşıma maliyetinin düşük olması açısından Demiryolu geleceğin taşıma modları arasında yerini alacaktır. Günümüzde gelişmiş devletler olarak nitelendirdiğimiz ülkelerin hepsinde bu modun ne kadar ilerlediğini görmemek elde değil. Bu gün İşletmesi Deutsche Bahn firmasının elinde olan Almanya’da demir yolu öyle gelişmiştir ki sistem fabrikaların içine hatta üretim bandına kadar ulaşmaktadır.

Neden Demiryolu Taşımacılığı

Yukarıda da bahsettiğim gibi taşıma modları arasında maliyetin düşüklüğü temel faktör olmasının yanı sıra, transit taşımacılık ve kombine taşımacılıkta demiryolu ağının yeterli olması her zaman ülkeler için lojistik faaliyetlerde bir seçim nedenidir. Günümüzde Avrupa Birliği’nin taşımacılıkla alakalı projeleri arasında Demiryolu oldukça fazla bir öneme sahiptir. Bizim canlandırmak için uğraştığımız İpek yolu için olmazsa olmaz bir taşıma şeklidir.

Bu topraklarda 150 yıldan fazla süredir Demiryolu taşımacılığı tabiri caizse TCDD’nin tekelindedir. Ve bu süre içerisinde geldiği nokta ortadır. Osmanlı’nın son zamanlarında oluşturmaya başladığı demiryolu ağının önemi Cumhuriyetin ilk yıllarında da sürmüş hatta 10.yılını kutlarken ‘Demir ağlarla ördük ana yurdu 4 baştan diyerek’ marşlarımızda bile bunu yer vermişiz fakat ilerleyen süreçler de olması gereken yatırımlar malesef eksik kalmıştır.

İşte eksik kalan bu yatırımları günümüzde özel sektörün yardımıyla hızlı bir şekilde yapabilmek bizim elimizde. Tamam kontrol devletin elinde olsun ama işletmesini artık özel sektöre bırakalım. Yeni yatırımları devlet eliyle yapmak yerine farklı özelleştirme stratejileri belirleyerek alternatif güzergahlar ve yeni hatlar oluşturalım. Bu bağlamda yap-işlet-devret modeli’nin uygulanması bile ilk etapta bir çok yatırımcıyı çekmeye yarayacaktır.

Mustafa Kemal; Demiryolları refah ve ümran sağlar, Demiryolları bir Devletin toptan ve tüfekten daha mühim bir silahıdır.’ diyerek bu taşıma modunun önemini yıllar öncesinden vurgulamıştır. Şimdi bize düşen son gelişmelerin ışığında demiryolunun ülkemizde Dünya standartlarına çıkması için gerekli çalışmaları hem devlet desteği hem de özel sektör yardımıyla yaparak ülkeye modern bir demiryolu ağı kurmaktır. Eğer bunda geç kalır ve başarıya ulaşamazsak yeni oluşan ticaret yolları ve bölgelerinin de dışında kalırız.

 

 

Lütfen Görüşünüzü Bizimle Paylaşın