Lojistik Akıl

Küresel ekonomideki hızlıca artan ticaret hacmi mal hareketlerinin artmasına ve sunulan katma değerli hizmetlerle beraber verilen hizmetin kompleks bir yapıya bürünmesine sebebiyet vermiştir. Bugün gelinen noktada uluslararası ticaret sadece mal akışını değil, aynı zamanda bilgi akışını da tetikleyerek informasyon teknolojilerinin de kendine küresel sahada bir yer edinmesini sağlamıştır.
Uluslararası ticarette başı çeken ülkelerin yavaşlayan büyüme hızları, gelişmekte olan ülkelere bir fırsat yaratırken;
eskiden Dünya’nın sadece belli bölgelerinde daralan sermaye günümüzde yerkürenin tamamına yayılarak genişleme imkanı bulmuş ve yeni ticaret bölgelerinin ve pazarlarının da oluşmasına olanak sağlamıştır. Uluslararası bankacılık sistemlerinin uygulanabilirliği, serbest piyasa ekonomilerinin yaygınlaşması, milyar dolarların saniyeler içerisinde ülke borsalarına girip çıkabilmesi gibi unsurlar sermaye sahipleri nin rahat hareket edebilmesine ve ülkemiz gibi istikrarlı ekonomilerin daha çok tercih edilebilir olmasına olanak sağlamıştır. Bu durum aynı zamanda uluslararası yatırımların da ülkeye çekilebilmesini daha kolay bir hale getirmiştir.
Çok uluslu firmalar farklı ülkelerde oluşturdukları temsilcilikler ile yayılmalarını gerçekleştirirken yüksek potansiyele sahip pazarlarda işi bir adım öteye taşıyarak satın almalarla yayılmaya devam etmişlerdir. Yerel sermayelerle kurulan şirketler de önce kendi ülkelerinde büyümeyi, sonrasında farklı pazarlara açılmayı kendilerine düstur edinerek küresel ticaretin içinde kendilerine bir yer edinmişlerdir. Bütün bu konjonktürü birlikte değerlendirdiğimizde, yüzyıllardır savaşlarla çizilen sınırlar günümüzde sadece haritalarda ülkelerin egemenlik alanlarını gösteren kırmızı çizgilerden fazlasını ifade etmeyen bir duruma gelmiştir. Yine de belirtilmesi gereken husus sınırların en önemli özelliğinin; günümüz enerji kaynakları açısından ayrıca değerlendirilmesi gerektiğidir.

emre ipekçi lojistik 2

İnsanoğlunun tüketmeye olan heves ve iştahı yüzyıllardır artarak devam etmiş ve 21. Yüzyılda özellikle de küreselleşmenin etkisiyle yer küre üretim ve tüketimin hızla gerçekleştiği tek bir pazar haline gelmiştir. Bugün gelinen noktada dünya üzerinde üretilen mal ve ürünlerin %90’ına yakını orijinlerinden farklı yerlerde tüketilmektedir. Toplumlar arası etkileşimin artması ve kültürlerin birbiriyle daha yakın ilişkiler kurması görsel medya ve internet kullanımıyla beraber artış göstermiş, farklı ülkelerde binlerce kilometre uzakta olsalar da insanlar aynı şeyleri kullanmaya, tüketmeye ve hatta benimsemeye
başlamıştır. Ortaya çıkan bu bütünleşik yapı ülkeler arası mal hareketlerinin gerçekleşmesine ve lojistik faaliyetlerinde öneminin artmasını sağlamıştır. Gerek üretim yapan firmalar gerekse de bu hacmi dünyanın farklı ülkelerine taşıyan ve pazarlayan dış ticaret firmaları global ticaretin bel kemiğini oluşturmuşlardır.

Yakın Coğrafyamızda Küreselleşmenin Etkileri

Dünya tarihine baktığımızda ülkelerde yaşanan önemli sosyo ekonomik gelişmeler ya da toplumsal olayların çoğu zaman farklı ülkeleri de etkilediğini görürüz. Özellikle son 150-200 yıllık dönemde yukarıda anlatmış olduğum gelişmeler, bu etkileşimin daha hızlı gerçekleşmesine ve sonuçların toplumları daha hızlı etkilemesine sebep olmuştur. Yakın coğrafyamız açısından değerlendirdiğimizde sayabileceğimiz ve etkisi bakımından en büyük olaylardan biri Berlin Duvarı’nın yıkılması
olmuştur. Yıkıldığı 1989 yılından bugüne kadar geçen 25 yıllık sürede Almanya Avrupa’nın en büyük Dünya’nın ise beşinci büyük ekonomisi konumuna gelmiştir. Bu denli büyük değişimden çıkan bir ulus küreselleşmenin toplumları ve ülkeleri ne denli etkilediğinin en doğru örneklerinden biridir.
Ülkemiz de; bulunduğu coğrafyada gerek merkezi konumu gerekse dinamik nüfusu itibariyle yüksek önemi haiz bir güç olarak yer almaktadır. Geride bıraktığı her yıl üstüne bir şeyler koyarak ilerleyen, istikarlı bir büyümeye sahip olan ve her daim yabancı yatırımcıya sunduğu güven ortamıyla bulunduğu coğrafyada tercih edilebilir bir ülke konumundadır. Komşularıyla ve hitap ettiği ülkelerle izlediği politika ülkemizi gittikçe daha merkezi bir konuma getirirken uluslararası alanda da eli güçlü bir Türkiye yerini almaktadır.

Ticarette Lojistiği Anlamak

İnsanoğlu var olduğu andan itibaren ticaret gelişimini sürdürdü. İlk başlarda ürettiklerimizi takaslamayı tercih ederken Lidyalılar parayı bularak imdadımıza yetişti ve olayı bambaşka bir noktaya taşıdılar. Bugün geldiğimiz noktadaysa bir çoğumuz ay sonunda hesabımıza yatan paranın çok azına dokunuyoruz. Faturalarımızı otomatik ödemede, kredi kartlarımız ve kredilerimizi online işlemlerde hallediyoruz. Giyim ve aksesuar alışverişlerimizi boş zamanlarımızda internetten yapıp beğenmediklerimizi geri gönderiyoruz. Hatta market alışverişlerimizi bile internetten yapıp kapımıza getirtiyoruz.

Türkiye 2013 yılı içerisinde Bankalar arası Kart Merkezi’nin raporuna göre 34 milyar TL’lik internetten alışveriş yaptı. Toplam ticarete oranladığımızda bu sayı gelişmiş ülkelerde bizden çok daha fazla. Yukarıda da anlatmaya çalıştığım gibi insanoğlunun alışkanlıkları ve eğilimleri devamlı olarak değişiyor. Buna paralel olarak değişmeyen ve devamlı olarak artan tek şey ise satın aldığımız malların hareketi yani; Lojistik Süreçler. Her alanda ihtiyacı karşılamak adına yenilikler yapıp tüketici davranışlarını inceliyoruz fakat aynı önemi lojistik süreçlere ya vermiyor ya da gereğinden az olarak ölçümlüyoruz. Amerika’da satılan her 1 dolarlık ürünün 10 centi Lojistik maliyetlere gidiyor. Nihai ürünler son tüketiciye ulaşana kadar geçirmiş olduğu bütün lojistik süreçlerde üzerine eklenen katma değerle daha da değerleniyor. Dünya’nın lokomotifi olan bir ülkede bile lojistik giderler bu denli önemli bir paya sahip iken lojistik işlemlerin optimizasyonu tam olarak gerçekleşmemiş bir ülkede bu oran gittikçe daha da yükseğe çıkmakta.

Devamını okumayı unutmayın! Lojistik Akıl-2

 

Lütfen Görüşünüzü Bizimle Paylaşın