Tedarik Zinciri Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar

Küresel ticaretin son yıllarda en büyük partneri ya da destekçisi haline gelmiş bir alan; tedarik zinciri yönetimi. Başta küresel ölçekli firmalar olmak üzere uluslararası ticaret yapan irili ufaklı her türlü firmanın az ya da çok bir şekilde ihtiyaç duyduğu birbiri içine zincirlenmiş birçok farklı işten oluşan bir hizmet yönetim süreci olarak bu kavramı tanımlayabiliriz. Yer küre üzerinde ticaret yapan yüzbinlerce şirketin varlığını ve rekabetin bu şirketler arasında kıyasıya yaşandığı bir çağda olduğumuzu düşündüğümüzde; tedarik zinciri yönetiminin firmaların rakiplerinin önüne geçmesi için satın alma sürecinin en başından başlayarak sürecin son halkasında ürünlerin müşteriye ulaştırıldığı ana kadar titizlikle yönetilmesi gereken bir süreç olduğu söyleyebiliriz.

Firmalar üretimlerinde kullanmış oldukları girdileri birçok farklı tedarikçiden temin etmektedirler. Bu temin bazen iç piyasadan gerçekleşirken bazen de farklı ülkelerden gerçekleşmektedir. Yine firmalar üretimi tamamlanan ürünlerini ulaşabildikleri tüm pazarlara da satmaktadırlar. Bu resim içerisinde üretim yapan firmamızı odak noktasına koyduğumuzda üretimden önce ham maddelerin ve yarı mamullerin üretim noktasına taşınması ve üretimi tamamlanan ürünlerin pazarlara ve son tüketiciye kadar ulaştırılması süreci tedarik zinciri olarak tanımlanabilir.

Lojistik Kavramının Tedarik Zincirine Doğru Evrilmesi

Küresel ticaretin gelişimi kendisiyle birlikte birçok farklı hizmetin ve ürününde gelişimine katkı sağlamıştır. Bankacılık, lojistik ve farklı alanlarda verilen danışmanlık hizmetleri bu noktada sayılabilir.  Fakat tedarik zincirinin konusu olan mal hareketi açısından değerlendirdiğimizde lojistik kavramına ayrıca değinmek gerekir. Geçmiş yıllarda ticaret bugünkü gibi karmaşık ve zorlu bir iş değilken ürünlerin yer değiştirmesi için taşımacılık hizmeti yeterli olarak görülmekteydi. Buna rağmen yıllar içerisinde karmaşıklaşan ticaret; kavram olarak lojistiğin doğmasına ve hayatımıza girmesine neden olmuştur. 1962’li yıllarda yönetim gurusu Peter Drucker lojistiği; “Ekonominin karanlık anakarası.” olarak tanımlamış fakat en çok göz ardı edilen, geleceğin en parlak iş sahası olarak da belirtmiştir. Yarım yüzyıl önce yapılan bu yorumun hala geçerliliğini koruduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Lojistik sektörü; içerisinde bulunduğumuz tüketim çağında bireylerin ve şirketlerin ihtiyaç duyduğu her türlü ürünü istenilen zamanda, istenilen yerde ve istenildiği şekilde hazır etmeye devam ederken görünmeyen bir el olarak ekonomik etkinlikler arasında yerini almaktadır.

Günümüzde ülkeler arasında artan ticaret hacmi malların taşınmasının daha karmaşık bir hal almasına neden olmuş ve yapılan iş salt taşımacılığın ötesine geçtiğinde lojistik kavramı taşımanın yanında verilen bir takım farklı hizmetlerle birlikte taşımacılığı da içeren ayrı bir alan olarak yerini almıştır. Bugün geldiğimiz noktada ise müşteri beklentilerinin çeşitliliği, ticarete konu olan ürünlerin üretimi için ihtiyaç duyulan ham maddelerin sayıca fazla olması ve Dünya’nın dört bir yanına dağılmış fabrikaların varlığı ile birlikte daha sayısını arttırabileceğimiz onlarca neden; bir ürünün tüketicinin karşısına gelmeden önce çok uzun bir serüvene sahip olmasına neden olmuştur. Firmaların tedarikçileri, bu tedarikçilerin kendi tedarikçileri (yani tedarikçilerin tedarikçileri), üretimi yapılan ürünlerin; bayilere, toptancılara, perakende noktalarına kadar ulaştırılması; kendi içerisinde birbirinden bağımsız onlarca paydaşı barındırmakta ve mal hareketi ile birlikte aynı zamanda ürünle ilgili bilgilerin ve hizmetlerin de akışını sağlarken günümüzde tedarik zinciri adı verilen bir kavramın doğuşuna sebep olmuştur.

Lojistik yönetimi ve tedarik zinciri yönetimi birbirinden kesin çizgilerle ayrılması kolay olmayan iki farklı disiplindir. Lojistik sektörü ürünlerin bir noktadan başka bir noktaya farklı modlar ve taşıma araçları kullanılarak taşınma süreci ve bu süreçte gerçekleşen; depolama, gümrükleme, iç dağıtım ve sigortalama gibi katma değerli hizmetlerden oluşmaktadır. Konu tedarik zincirine geldiğinde ise firmaların tedarikçileri ve müşterileri ile alakalı olan bütün süreçlerinin yönetildiği ve lojistiğin bu süreçler içerisinde bir parça olarak ele alındığı başka bir boyuta geçilmektedir. Tedarik zincirinde asıl olan bütün paydaşların sistematik bir düzene oturtulup her süreçte ki maliyetlerin kontrol edilebilir ve optimum düzeyde tutulması için uygulamalar geliştirerek bunları devamlı olarak denetlemektir.

Başka bir ifadeyle lojistik hizmet sağlayıcının görevi mal hareketi esnasında gerçekleşirken; tedarik zinciri fonksiyonlarının temel işlevi firmanın bütün paydaşlarıyla koordineli hareket ederek en temel ham maddenin tedariğinden başlayarak nihai ürünün son kullanıcıya ulaşana kadar geçtiği bütün aşamalardan sorumlu olmaktır.

Tedarik Zinciri Yönetimi Profesyoneller Konseyi (CSCMP); “tedarik zincirinin ve bu zincir içinde yer alan tüm şirketlerin, uzun dönemli performansını arttırmak amacıyla söz konusu şirketlere ait işletme fonksiyonları ve bu fonksiyonlara ait faaliyet planlarının, zincirdeki tüm şirketleri kapsayacak şekilde stratejik ve sistematik koordinasyonu” olarak tedarik zincirini tanımlamaktadır. İlgili kuruluşun bu açıklamasına göre tedarik zinciri yönetimine ihtiyaç duyan bir şirketin bağlantıda olduğu tüm şirketlerin de bu süreçten etkilendiğini görmeliyiz. Özellikle çok uluslu ve Dünya’nın farklı yerlerinde tedarikçileri bulunan şirketler için bu sürecin yönetimi daha fazla önem kazanmaktadır.

Bir Örnek…

Konuyu daha anlaşılır kılmak için bebek maması üreten bir şirketin ihtiyaç duyduğu zinciri somutlaştıralım. Bir bebek mamasının üretilebilmesi için en temel üç besine ihtiyaç vardır. Bunlar; süt, şeker ve un… Bunların dışında yine üretim için bir takım katkı maddeleri ve paketleme ile ambalaj içinde bir takım ürünler de gerekmektedir. Bebek maması üreten firmamız müşterilerinin beklentilerini karşılayabilmek için üretmiş olduğu üründeki kaliteyi, kıvamı, tadı devamlı olarak korumak zorundadır. Bu zincirde üretim için ihtiyaç duyulan temel ham maddeler birçok farklı tedarikçiden gelmektedir. Bu tedarikçilerin de yine ham madde sağladıkları birden çok tedarikçisi bulunmaktadır. Unun oluşması için gerekli olan buğday, şekerin üretilebilmesi için gerekli olan şeker pancarı bu zincirin en başında yer alan çiftçilerden sağlanırken, süt de yine mandıracılık ya da hayvancılık yapan köylülerden toplanmaktadır. Görüldüğü gibi üretimde ihtiyaç duyulan her bir ürün için doğanın en temel noktasına kadar bir erişim vardır. İşte bu zincir içerisinde yer alan şirketlerden başlayarak köylülere varana kadar her paydaş iyi bir şekilde yönetilmek zorundadır. Şimdi bu zincir içerisinde buğday alınan çiftçilerden birinin yıllardır kullandığı tohumu artan maliyetlerden ötürü değiştirdiğini ve daha ucuz bir tohum kullandığını varsayalım. Bu değişiklikten ötürü önce çiftçiden dolayısıyla bebek mamasının tadı da bu değişimden etkilenecektir. Ve artık market rafında bebeğin alışık olduğundan daha farklı ve en kötü ihtimalle yemek istemeyeceği bir bebek maması durmaktadır.

Yukarıdaki örnekten de anlaşılabileceği üzere zincir içerisinde meydana gelebilecek en küçük bir değişiklik bile nihai ürünü etkileme kapasitesine sahiptir. İşte bu ve benzeri durumlarla karşı karşıya kalmamak için şirketler; çalışmış oldukları tüm tedarikçilerini ve onlarında tedarikçilerini devamlı olarak kontrol altında tutmalı ve yukarıdaki örnekte olduğu gibi en küçük bir değişikliğin gerçekleşmesine bile müsaade etmemelidir. Aksi durumlarda müşteri talep ve beklentileri bu durumdan olumsuz bir şekilde etkilenecektir.

Kısaca özetlemek gerekirse tedarik zinciri yönetimi bir takım kurallara bağlı kalınarak disiplinli bir şekilde ele alınması gereken bir süreç yönetimidir. Bu süreçte uyulması gereken ve geçerliliği uluslararası literatürde kabul görmüş uygulamalara şirket yönetimi içerisinde yer vermek gerekir. Ayrıca tedarik zinciri yönetim süreci içerisinde verilen lojistik hizmetlerin düzeyinin de tüm zincirin değerini de önemli ölçüde etkilediğini de unutmamak gerekir.

 

Lütfen Görüşünüzü Bizimle Paylaşın